19 Ocak 2009 Pazartesi

Mutfakta Neler Oluyor???


Bu Pazar havanın soğuk ve kapalı olmasının da etkisiyle dışarı çıkmadan geçirdik. Böyle günlerde çoğunlukla olduğu gibi kendimi mutfakta buldum tabii.

Küçük Evin Mutfağı'nda fırın, ocak, ekmek makinası, yoğurt makinası çalışırken fark ettim ki tüm bu uğraşlar bizim Küçük Adamımız için. Düdüklüde Arda için yapılacak bir sonraki çorbada kullanmak üzere dana kemikleri haşlanıyor, öndeki tencerede ise sebze çorbası ılınıyor.











Yoğurt makinasında yoğurdu mayalanıyor. Ekmek makinasında ise ekmeği pişiyor.






Bu arada Küçük Adam uyurken acilen baba ve anne için fırına bir kek sürülüveriyor. Kekin yanına birer kahve yapılıp Arda uyanmadan karşılıklı keyif yapıyoruz. Sonrası malum... Arda Bey uyanıyorlar ve dünya yine onun etrafında dönmeye başlıyor. Pınar

Aşure Zamanı

Geçen hafta başı Küçük Evin Mutfağı'nda bir kez daha aşure yapmak kısmet oldu. Bundan 2 sene önce aşure pişirirken verdiğim tarifi kullandım yine. Ancak bu sene çok daha fazla şeker kullanmam gerekti. Sanırım şekerin yoğunluğu markasına göre değişiyor.
Aşurenin sıcakken bol şekerli olmasına aldırış etmeyin. Soğudukça ve buzdolabında bekledikçe şeker yoğunluğu azalıyor.
Dualarımı okuyup, bereket diledikten sonra aşurelerimi kaselere paylaştırdım ve eşe-dosta, komşulara dağıttım.
Hepinize bereketli bir yıl diliyorum. Sevgiler, Pınar

Bu yazıya bir ek:
Aşureden ve bereketten konu açılmışken arkadaşım Solin'in geçen gün gönderdiği bir hikayeyi de bu satırlara eklemek istedim. Benim çok hoşuma gitti. Umarım sizler de beğenirsiniz. Bencilliğin alıp başını gittiği bu devirde bence çok anlamlı bir hikaye...

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu, İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya.
Halil bir teklif yapmış: "İbrahim kardeşim, ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle." "Peki abi" demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye...
O gidince, düşünmüş İbrahim: "Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine". Böyle demiş ve kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş. "Haydi İbrahim" demiş, "önce sen doldur da taşı ambara". "Peki abi". İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola. O gidince, Halil düşünmüş bu defa. Demiş ki: "Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp para biriktirecek. Ev kurup evlenecek". Böyle düşünerek kendi payından atmış onunkine birkaç kürek.
Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hak Teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler. Şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı "Halil İbrahim Bereketi"dir.

2 Ocak 2009 Cuma

2009'a Girerken

Her sene olduğu gibi bu sene de yeni yılı evimizde, soframızda dostlarımızla geçirdik. Mütevazi bir sofrada, ışıl ışıl yanan ağacımızın yanında sohbet ettik, kadeh tokuşturduk ve yeni yıla dair umutlarımızdan bahsettik.

Arda'nın yılbaşı ağacımızla ilk karşılaşması. Nasıl bir merak, nasıl bir heyecan sormayın...

Bir yıl daha geçti. Hayat bu kadar hızlı akıp giderken bir an durup arkama baktığımda hayatta ufak tefek şeyler için üzülmemek gerektiğini, sevdiklerimizin kalbini kırmamak için elimizden geleni yapmamız gerektiğini ve herşeyden önemlisinin sadece ve sadece sağlığımız ve huzurumuz olduğunu düşünüyorum.
Hepinizin yeni yılı kutlu, mutlu ve aydınlık olsun. Sevgilerimle, Pınar

Davet Menüsü - 5: Doğum Günün Kutlu Olsun Canım Oğlum

Küçük Evin Mutfağı Aralık ayı boyunca hiç boş kalmadı. Önce Arda'nın doğum günü, ardından yılbaşı gecesi yemeği derken hiç oturmadan geçen 15 günün sonunda yılbaşı ertesinde neredeyse bütün gün yataktan çıkamadım. Tam anlamıyla şarj oldum.

24 Aralık 2008 oğlumuz Arda'nın ilk yaş günü idi. Tahmin edeceğiniz gibi ilk yaşımızı aile içinde kutladık. Anneanne ve babaanne de sofraya katkıda bulundular. Soframız hem çok şenlikli hem de bereketli oldu tabii. Küçük Adamımız artık 1 yaşında. Nice yaşlarını sağlıkla ve mutlulukla kutlamayı diliyorum.
Doğum Günü Menüsü
Zeytinyağlı Yaprak Sarma
Jambonlu Krep
Mercimek Köftesi
Dantel Kurabiye
Rus Salatası
Kıymalı Su Böreği