19 Ocak 2009 Pazartesi

Aşure Zamanı

Geçen hafta başı Küçük Evin Mutfağı'nda bir kez daha aşure yapmak kısmet oldu. Bundan 2 sene önce aşure pişirirken verdiğim tarifi kullandım yine. Ancak bu sene çok daha fazla şeker kullanmam gerekti. Sanırım şekerin yoğunluğu markasına göre değişiyor.
Aşurenin sıcakken bol şekerli olmasına aldırış etmeyin. Soğudukça ve buzdolabında bekledikçe şeker yoğunluğu azalıyor.
Dualarımı okuyup, bereket diledikten sonra aşurelerimi kaselere paylaştırdım ve eşe-dosta, komşulara dağıttım.
Hepinize bereketli bir yıl diliyorum. Sevgiler, Pınar

Bu yazıya bir ek:
Aşureden ve bereketten konu açılmışken arkadaşım Solin'in geçen gün gönderdiği bir hikayeyi de bu satırlara eklemek istedim. Benim çok hoşuma gitti. Umarım sizler de beğenirsiniz. Bencilliğin alıp başını gittiği bu devirde bence çok anlamlı bir hikaye...

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu, İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya.
Halil bir teklif yapmış: "İbrahim kardeşim, ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle." "Peki abi" demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye...
O gidince, düşünmüş İbrahim: "Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine". Böyle demiş ve kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş. "Haydi İbrahim" demiş, "önce sen doldur da taşı ambara". "Peki abi". İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola. O gidince, Halil düşünmüş bu defa. Demiş ki: "Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp para biriktirecek. Ev kurup evlenecek". Böyle düşünerek kendi payından atmış onunkine birkaç kürek.
Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hak Teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler. Şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı "Halil İbrahim Bereketi"dir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yaban mersini ihtiyacınız oluğunda çok yakınız size

www.aslantarim28.tr.cx