27 Şubat 2007 Salı

Mutfaktan....



Sebze Graten
Bulgur Köftesi
Pancar Turşusu
Kesme Ev Makarnası
Zeytinyağlı Pırasa

Pazar günü bizim mutfakta yapılanlardan resimlerini çekebildiklerimi görüyorsunuz bu karelerde. Evet bunların dışında daha tavuk ve mücver de pişirildi ama hepsinin resimlerini çekmek mümkün olmadı.
Sebzelikte kalan brokoli, havuç ve patatesleri değerlendirmek için yapılan sebze graten aslında hepinizin bildiği beşamel ve kaşarla yapılan tarif. Ancak yine de beşamel sosu hazırlarken uyguladığım ve beşamelin lezzetini arttıran bir-iki püf noktasını vermek amacıyla tarifi sizlerle paylaşacağım.
Bulgur köftesi TV'de izlediğim ve not aldığım bir tarif. Ancak ben aradığım lezzeti bulamadığım için tarifini vermeyeceğim. Aslına bakarsanız bunun gibi daha pek çok yeni tarifi deniyorum ama inanın, tarif sayısı arttıkça lezzetin biraz daha zor yakalandığına şahit oluyorum. Çoğu yeni tarifi denedikten sonra bu sayfalarda sizlerle paylaşmaya cesaret edecek kadar iyi sonuç alamıyorum zaman zaman.
Pancar turşusu ise anneannemin tarifi. Her sene kış aylarında sık sık yaptığım bu annenanne tarifini başka bloglarda farklı versiyonlarda gördüm. Ancak olmazsa olmazları var bu tarifin bence. Örneğin illa ki üzüm sirkesi ve illa ki şeker kullanılır tuzun ve sarımsağın yanında. Bunların ölçülerini vereceğim tarifte.
Lezzet Dergisi'nin Eylül 2006 sayısında rastladığım kesme makarnayı hazırlamak tahminimden çok daha kolay oldu. Henüz pişirip tadına bakmadığımız için tarifini daha sonra vermeyi düşünüyorum.
Evde zeytinyağlı pırasa herhalde 7 yıllık evliliğimde 2. defa pişiyor. Eşimin sevmediği sebzeleri sevdirme çabasına karnıbahar, brokoli ve enginardan sonra pırasa da eklendi. Pazar günü pişirdiğim pırasanın dün akşam ilk defa tadına bakıldı. Çoook olumlu yorumlar alındı. Tarif çok kolay olsa da Küçük Evin Mutfağı'nda ne kadar az sebze yemeği tarifi verdiğimi düşünerek zeytinyağlı pırasa tarifini de vereceğim.

Şimdilik bu kadar. Gripten muzdarip bir halde evde yatıyorum. Tarifleri vermek için biraz daha toparlanmam gerekiyor sanırım. Sevgiler, Pınar

5 Şubat 2007 Pazartesi

Bereket Tatlısı: AŞURE

Tarif annemin tarifi. Geçen sene annemin aşuresini çok beğenmiştim. Tarifle yaptığını öğrenince bu sene aşure yapmadan evvel hemen annemi aradım. Tarifini aldım. Birkaç küçük düzenlemeyle son hale getirdik. Cumartesi ben, Pazar da annem pişirdi aşure. Sonuç gerçekten çok güzel oldu.

Malzemeler
1 bardak=200ml
düdüklü tencere= 8lt

2 bardak aşurelik buğday
1 bardak pirinç
1 bardak nohut
1 bardak fasulye
750 gr şeker (gerekirse ilave etmeniz için 100-150 gr fazladan bulundurun)
2 bardak süt
150 gr kayısı
100 gr ceviz (irice parçalanmış)
100 gr incir
100 gr kuru üzüm
100 gr fındık (parçalanmış)
25 gr küş üzümü (2-3 defa kaynar su ile yıkanıp süzülecek)
25 gr dolmalık fıstık
1 kahve fincanı gül suyu (ben 1,5 fincan koydum)
Tarçın
Nar


Yapılışı

1. Hazırlık aşaması (1 gece evvel)
2 bardak buğdayı bir tencereye koyun. Üzerini 2-3 parmak geçecek kadar su ilave edip bir-iki taşım kaynatın. Ocaktan alın. Kapağını kapatıp 1 gece bekletin.
Pirinç, nohut ve fasulyeyi de ayrı ayrı kaplarda üzerlerini 1-2 parmak geçecek kadar kaynar su ilave ederek 1 gece bekletin.

2. Hazırlık aşaması (ertesi gün)
Buğday, fasulye nohut ve pirinci süzüp her birini ayrı ayrı iyice yıkayın.
Düdüklü tencerede önce nohutu, sonra fasulyeyi ayrı ayrı haşlayıp süzün. (Tefal'in düdüklü tenceresinin derecelerine göre nohut yaklaşık 20 dakikada haşlanıyor, fasulye ise 15 dakikada. Ancak ben organik nohut kullanmıştım ve toplamda yaklaşık 40 dakikada haşlandı. Nohutun ve fasulyenin dağılmayacak kadar ama aynı zamanda diri olmayacak şekilde haşlanması lazım. Zira şeker ilave edilince biraz daha sertleşiyorlar. Diğer tip düdüklü tencereler için süreleri araştırıp yorumlarda bildirirseniz çok memnun olurum.)

3. Buğdayı Pişirme Aşamasına Geçiş
Yıkayıp süzdüğünüz buğday ve pirinci düdüklüye koyup 15 bardak su ilavesiyle pişirin. (Eski tip düdüklülerde 1 saat 10 dakika kadar pişirmeniz gerekiyor. Ben Tefal'de buhar sesi geldikten sonra 20 dakika pişirdim.)
Süre tamamlandığında pirinç ve buğday karışımı kıvamlı bir hale gelecektir.
Daha önceden haşladığınız nohut ve fasulyeleri ilave edin. 1 taşım kaynatın. Ardından şekeri ve sütü ilave edin. Karıştırarak yine bir taşım kaynatın.
(Ben önce 750 gr şeker koydum. Karıştırıp bir süre bekledikten sonra tadına bakarak ara ara toplamda 150 gr daha şeker ilave ettim. Sıcakken daha şekerli gibi gelse de soğuduğunda o kadar da şekerli olmuyor. Bu nedenle sıcak haliyle biraz şekerli olmasını tercih edebilirsiniz)
Ardından kayısı, incir üzüm ve diğer tüm malzemeleri ilave edin. Yine bir-iki taşım kaynatın.
Artık aşureniz malzemeler ile birlikte iyice kıvamlı bir hale gelmiş olmalı. Altını kapattığınızda gülsuyunu ilave edin.

Biraz bekleyin aşure dinlensin. Daha sonra kepçeyle alt üst ederek servis kaselerine paylaştırın. Tarçın ve nar ile süsleyin. İster ılık, ister soğuk servis yapın.

Not: Kayınvalidemin tavsiyesi: Aşure henüz tenceredeyken bildiğiniz bir duayı okuyun. Bolluk ve bereket dileyin. Sonra servis yapın:-)

Afiyet olsun...
Pınar

4 Şubat 2007 Pazar

EBE! SOBE!

Bloglararası ebe-sobe oyunu devam ediyor. Sevgili Şebnem ve Hanife geçtiğimiz günlerde beni sobelediler. Önce ne yazacağım diye telaşlandım ama başlayınca arkası geldi. Kendimi olabildiğince sizlere tanıtmaya çalıştım. İşte Küçük Evin Mutfağı’nın Yazarı...

* Aralık 73’te Ankara’da doğmuşum ama Ankara’yı hiç bilmem desem yeridir. Daha yaşım dolmadan İstanbul’a getirmişler beni. Odur budur denize ve suya aşığım. Denizi görmeden yaşamayı düşünemiyorum. Denize, suya, banyoya bayılıyorum. Bu arada tek yıldız balıkadamım.

* Yay burcuyum. Yükselenim de İkizlermiş. Herhalde bu nedenle 20’li yaşlarda gezmediğim görmediğim yer kalmadı neredeyse. Şimdilerde ise bu iki hovarda burcun özeliklerinin aksine son derece evcil bir hayat sürüyorum.

* Dosdoğru bir insanım. Alavere, dalavereyi hiç sevmiyorum, beceremiyorum da. Benim gibi olan, içi dışı bir ve güler yüzlü insanlarla dostluk kuruyorum. Çok cabbar görünürüm ama hoşlaşmadığım insanlarla tartışmaya girmem, giremem. Mesafe koymayı tercih ederim.

* Alıngan bir yanım var. Bazen kırıldığım da olur ama sevdiğim bir insansa karşımdaki, sineye çekerim. Yüzlemek bana göre değildir. Zaten hemen unuturum. Karşımdaki kırmış olsa da beni, bir iki tatlı söze yelkenler iniverir. Bazen biraz kindar olmayı dilediğim olmuştur.

* En kötü huyum iş ile ilgili sorunları kafaya takmak. Bir problem oldu mu kendi kendimi yer bitiririm. Küçük sorunları büyütüp devasa hale getirmeye meyilliyimdir. Sonra ne kadar boş olduğunu anlar, aklım başıma gelir ama geçmiş ola.

* Mutfak benim deşarj olduğum yerdir. Bir sıkıntım varsa kendimi mutfağa atar, rahatlarım. Yemek yapmayı da, yemeği de, yedirmeyi de severim. Mutfak sohbetlerine de bayılırım. Kız arkadaşlarımla kahvaltılarda buluşmayı tercih ederim bu yüzden.

* Titiz ve düzen bağımlısı bir insanım. Düzeni sevdiğim için bu halimle kalmakta şimdilik bir sakınca görmüyorum ama titizlik konusunda kendim üzerinde oldukça aşama kaydettiğimi söyleyebilirim. En azından aşırıya kaçmamak için çaba gösteriyorum.

* Saatlerce mağaza vitrin seyretmek hiiiç bana göre değildir. Her alışverişimi hızlı yaparım. Nereden ne alacağımı bilirim. Yani belli başlı mağazalarım vardır. Öyle günlerimi saatlerimi alışverişte, kuaför karşısında vs. geçirmek bana göre zaman kaybıdır. Onun yerine açık havada yürüyüş yapmayı ya da Boğaz’da bir çay içmeyi tercih ederim.

* Gösterişi sevmem ama kaliteden vazgeçemem. Sade yaşamayı ama hayatın tadını çıkarmayı amaç edinmişimdir. Ortaokulda İngilizce Hocamız “Çocuklar, bir tane malınız olsun ama kaliteli olsun. İngilizler ucuz mal alacak kadar zengin değilim derler” demişti bir gün bize. Sesi halen kulaklarımda çınlar.

* Doğal olan herşeye hayranım. Doğaya da hayranım. Kendimi en huzurlu hissettiğim anlar doğada geçirdiğim zamanlardır. Evde kedi beslediğimden beri hayvanlara karşı da çok daha ilgili ve duyarlıyım. Onlarla birlikte vakit geçirmekten inanılmaz keyif alıyorum.

* Mümkün olduğunca okumaya zaman ayırmaya çalışıyorum. Güzel bir kitap mutlu olmam için yeterlidir. Televizyon ile pek aram yoktur. Seyredersem genellikle belgeselleri, eski filmleri ya da Hallmark tipi filmleri tercih ederim.

* Fobim böcekler, sürüngenler, fareler... Börtü böcek demeyin bana. Tüylerim yazarken bile diken diken oluyor.

* Peki ya hayalim... “Bol çocuklu, kedili, köpekli denizle iç içe kocaman bir ev, mutlu kalabalık bir aile hayal ediyorum.” :-)

Sevgiyle kalın, Pınar


Not: Ben de Sevgili
Age’i, Safran'ı ve Evren’i sobeliyorum. Sobeeee.....