10 Temmuz 2006 Pazartesi

Kabak ve Kırmızı Biber Dolması

Geçen hafta pazardan aldığım top kabakları (Papatya Girit'te böyle kabaklar olmadığını bildirdikten sonra artık Girit Kabağı yerine "top kabak" ismini kullanıyorum) ile güzel bir dolma yaptım. Dolapta kalan 2-3 adet kırmızı dolmalık biberi de kalan içle doldurup kabaklar ile birlikte pişirdim. Hazırladığım dolma içini tam malzemeleri ile veriyorum. Ancak yaklaşık yarıya yakın bir kısmı arttı. Ben de bir dahaki dolmalarımda hazır kullanmak üzere deep freeze'e kaldırdım. Siz isterseniz bu dolma içini kullanacağınız kabak/biber miktarını artırarak da değerlendirebilirsiniz.

Malzemeler
4 adet top kabak / 3-4 adet kırmızı biber
yarım demet maydonoz
1 demet dereotu
2 adet irice soğan
yarım bardaktan biraz fazla pirinç
2 adet iri domates (rende için) 1 adet domates (dilimlemek için)
250-300 gr dana kıyma
tuz, karabiber,
1 çorba kaşığı salça & 1,5 bardak su
İsteğe bağlı: 2 çorba kaşığı tereyağ ve 1 tatlı kaşığı nane

Yapılışı
Kabakların tepesini şapka gibi kesin ve içlerini oyun. Ben kabakların dış kısımlarını Hatice'den fikir alarak limon kabuğu doğrayıcısı ile çizdim. Siz isterseniz patates soyacağının tırtıklı kısmı ile hafifçe kazıyabilirsiniz.
Kırmızı dolmalık biberlerin çekirdeklerini çıkartın.
Soğanı rendeleyin ya da mutfak robotunda iyice doğrayın. Domatesi de aynı şekilde rendeleyin. Pirinci ılık suyla iyice yıkayın. Ayıklanmış ve yıkanmış dereotu ve maydonozu ince ince kıyın.
Tüm malzemeyi tuz ve karabiber ilavesiyle karıştırın. Hazırladığınız kabak ve biberleri bu içle doldurun. Üstlerine 1'er dilim domates, kabaklara ayrıca kestiğiniz şapkalarını koyun ve tencereye dizin.
1,5 bardak suda salçayı ezerek dolmaların üzerine dökün ve önce kaynayana kadar orta ateşte daha sonra hafif ateşte pişirin.
İsterseniz biir cezvede tereyağını köpüğü gidene kadar kızdırıp nane ilave ederek hazırlayacağınız sosu dolmaların üzerine gezdirerek nefis bir lezzet elde edebilirsiniz. Afiyet olsun...

4 Temmuz 2006 Salı

Mutfakta desarj olmak...


Hayatta dertler de, mutluluklar da hep ard arda geliyor. Ne zaman bir sıkıntım olsa "çok şükür sağlığımız yerinde, tek önemli olan bu" diyerek kendime güç veriyorum. Nasıl olsa dünyevi tüm dertler bir gün geçiyor, hayat normale dönüyor. Kendi kendime verdiğim bu telkinler beni ayakta tutsa da sanmayın ki üzülmüyor, üstünde durmuyor, kendime dert etmiyorum. Mümkün mü???
Böyle dönemlerde beni mutlu edecek ne varsa onu yapıyorum. Mutfağım bunların başında geliyor. Ocakta tüten yemek ya da fırında pişen ekmek mis gibi kokusuyla ruhumu da dinginleştiriyor sanki. Bazen kendimi dışarı atıyorum. Denizi görmek hep rahatlatmıştır beni mesela. Gerçek dostlarla birlikte olmak da bir başka. Bazen telefonla bile ulaşmak yetiyor. İnsan insanın acısını alıyor zira.

İşte böyle günlerden birinde kendimi işten gelip mutfağa attım. Mümkün olduğunca hafif ama keyifli küçük bir menü hazırladım. Nasıl kendimi kaptırmışsam 1 saatte herşey hazırdı:-)))

Burası bizim mutfak balkonumuz. İki kişilik masamız biraz küçük ama bize yetiyor doğrusu.
Sofrada büyük kasede gördüğünüz karışık yeşilliklerle yaptığım salata. Tuzla ovduğum ve yıkayıp iyice süzdüğüm kırmızı soğanlar salataya çok yakıştı. Çok yaptım galiba derken 2 kişi bir çırpıda tükettik koca kase salatayı.
Pazarda taze Yalova enginarlarlarını görünce dayanamayıp hemen almıştım. Her zamanki enginar tarifim yine mükemmel bir sonuç verdi. Denemediyseniz mutlaka deneyin derim.



Ana yemek tavuk-pilav. Patates, sarımsak ve defne yaprağı ile haşladım tavuğu. Hafif, lezzetli bir o kadar da pratik bir çözüm arıyorsanız ideal oluyor. Yanına da istek üzerine (!!!) domatesli pilav pişirdim. Tarifini pilavlar-makarnalar linkinde bulabilirsiniz.

Mutlu ve huzurlu günler, Pınar

1 Temmuz 2006 Cumartesi

İstanbul sıcakları...

Karagözümle bakışıyoruz. Ben yazımı yazıyorum, o bana bakıyor:-)

Mutfak camımı süsleyen gardenya, fesleğen ve karagöz saksıları arasında bir yarıştır gidiyor. Ama bu aralar Karagöz tüm hünerini ortaya serdi. Pembe çiçekleri ile fesleğenlerin arasında nefis görünüyor. Küçük Evin Mutfağı'ndan yeni haberleri yazarken sanki onlarda beni izliyorlar bir yandan.

Bir yandan yazıyor, bir yandan da kahve mi içsem, çay mı diye düşünüyorum. Birazdan pazara gidilecek. Bol sebze meyve alınacak. Sıcakta gözümde büyüse de 2 haftadır marketten aldığım hiçbir sebzeden pazardan aldıklarım kadar memnun kalmadım.

Yaz güneşi tüm kızgınlığı ile kavurmaya başladığından beri bloglarda da bir sessizliktir gidiyor. Bu aralar bizim sokak bile bomboş, kimsecikler olmayınca hayat da olmuyor. İnsanlar, sokak satıcıları, çocuklar hayat veriyor sokağımıza.

Galiba ben bu sene ilk defa kışı özlüyorum...

.......
...........
.................


Pazardan kan ter içinde geldik. Gittiğimize fazlasıyla değdi. Yukarıda gördüğünüz girit kabakları ve kırmızı biberler dolma yapılmak üzere alındılar. Geçenlerde Portakal Ağacı'nda Hatice'nin girit kabaklarıyla yaptığı nefis dolmaların resimlerine hayran kalmıştım. Bir kez denedik ve bizim de çok hoşumuıza gitti. İlk defa bu sene pazarda da rastladım girit kabaklarına ve dayanamayıp aldım birkez daha.

(Hatice'nin girit kabaklarıyla yaptığı dolma tarifine buradan ulaşabilirsiniz. )


Bu patlıcanlar salata için. Ocak üstünde közlenecekler, kabukları soyulup ince ince kıyılacaklar. Kabukları soyulmuş ve küçük küçük doğranmış domates, biber ve tuzla ovularak acısı alınmış kırmızı soğanla karıştırılıp zeytinyağ ve limonla tadlandırılacaklar. Biraz da ince kıyılmış maydonoz. Mmmmm...



Biberler ise turşuluk. Turşu tarifini ölçüleriyle vermek biraz zor benim için zira hep göz kararı ölçüsüyle yapıyorum ama
kullandığım malzemeleri sıralayabilirim fikir vermesi açısından;
Kavanoza göre göz kararı sirke, göz kararı tuz ve bu sene ilk defa deneyeceğim bir miktar suda eritilmiş limon tuzu. Sarımsak ve defne yaprakları çeşnilendirmek için. En üstte bağlanmış bir demet maydonoz. Ahh bir de turşuluk kornişon ya da acur bulabilseydim pazarda nefis olacaktı ama bir dahaki sefere artık.


Sevgiler,
Pınar