24 Nisan 2006 Pazartesi

Cumartesi koşuşturması - 2

Son 2 haftadır oradan oraya koşturmaktan artık yorgun düştüm. Bir yandan yeni ekilen bahçe, diğer yandan Esma'nın rahatsızlığı sonrası yeni bir yardımcı arayışımız, eşimin iş temposundaki artış nedeniyle takip edilmesi gereken bir ton iş... Hepsi üst üste geldi. Ben bir düzen bağımlısıyımdır. Düzen bozulduğunda zaten dengem şaşar, toparlayana kadar da geri gelmez. Biraz boşverci olabilseydim ne rahat olurdu hayat ah...
Annem hafta sonu bizdeydi. Ne kadar yoğun olsam da kadıncağız kırk yılda bir gelebiliyor diye Perşembe'den biraz alış veriş yaptım.
Önce City Farm'a gittim. Daha önce hiç ziyaret etmemiştim bu dükkanı. Vaktim de vardı. Teker teker tüm ürünleri gözden geçirdim. Çok da keyif aldım. City Farm'ın sloganı "Güneşli Bahçenin Yiyecekleri". Her bir stand, her bir ürün belli ki özenle hazırlanmış. Fiyatlar biraz yüksek tabii.
Çok uzun zamandır yapmak istediğim buğday, arpa ve yeşil mercimek karışımı bir çorba vardı. Buğday bulunuyor da maalesef arpayı her markette bulamıyorum. City Farm'dan 1'er paket dövülmüş buğday, ayıklanmış arpa ve yeşil mercimek aldım.
(Özellikle çocukları olan annelere de bu çorbayı öneririm. Kuzu ya da dana kemiklerini bir gün önceden haşlayıp, suyunu 1 gece buzdolabında bekletip, ertesi gün üstte biriken yağları ayırıp atıyorsunuz. Kalan suya yine 1 gün önceden ıslatılmış arpa, buğday ve yeşil mercimekleri ilave edip pişiriyorsunuz. Azıcık limon suyu ve tuz. En son tereyağı ve naneyi ocakta çevirip çorbaya ilave ediyorsunuz. Arpa son derece besleyici bir ürün. Gelişmekte olan çocuklar için çok yararlı olmakla birlikte, bizler için de son derece lezzetli bir çorba oluyor.)
Biliyorsunuz Sabancı Ömür adı altında yeni bir tavuk çıkarmaya başladı. Özellikle Doğa Çiftliği Çiftlik Piliçlerini mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum. SASSO olarak bilinen Fransız kökenli özel bir ırkın piliçleri bunlar. Tamamen doğal ortamda ve doğal besinlerle beslenen çok lezzetli bir ürün. Son zamanlarda sık sık pişiriyoruz. Ben bütün pilicin içine bol miktarda sarımsak koyuyorum. Dışını da zeytinyağı, limon, sarımsak ve karabiber karışımı ile iyice ovup toprak kapta, kapağı kapalı olarak 150 derece fırında (yani az ısıda) 1,5 - 2 saat pişirip son 15 dakikasında kapağını açıp üzerini kızartıyorum. Nefis oluyor.
Cuma akşamı son derece lezzetli bir sofra hazırladım anneme. Tavuğun yanında pilav iyi giderdi ama malum önümüz yaz, yemeyelim dedik.
Cumartesi pazar günümüz ya... Ben onca işin arasında pazara mutlaka gitmeyi kafama koymuşum. Atladık gittik annemle. Taze fasulyeler çıtır çıtırdı. Ardından yine haftalık enginarımız, domatesimiz, salatalığımız torbalara dolduruldu. Bir koca demet de sarımsak aldım.
Posted by Picasa
Çok tüketilir bizde sarımsak. Biliyorsunuz doğal antibiyotik. Yemeklere mutlaka koyuyorum şifa niyetine.

Enginarlar pişmeye hazır...


Pazar alışverişi ardından yufkacımıza uğrayıp, incecik yufkalardan aldım. Sevgili Safran'ın yumurtalı gözlemelerinden yapılacaklar. (Safran'cım anneme yapmak kısmet olmadı maalesef)
Cumartesi annemi yolcu ettim. Bu arada ananemi, teyzemi, kayıvalidemi ve kayınpederimi de ziyaret ederek küçük bir İstanbul turu attım ama değdi. Onları da ihmal etmemek gerek. Hepsi çok mutlu oldular. Günün akşamı TV karşısında minnoşum Samantha ile uyuya kalmışız.
Hanife Teyzesi çok istemişti. Ben de Samantha'nın resmini bir koyayım dedim.

5 yorum:

Safran dedi ki...

Pınarcım, tam yazını keyifle okuyordum ki sonuna doğru yumurtalı gözlemeden anneciğinin tadamadığını okuyunca üzüldüm ama neyse kısmetse başka sefer tadar değil mi...Çorba tarifin çok hoşuma gitti canım, özellikle et suyunun fazla yağını alman bana çok mantıklı geldi, bir daha et suyunu ben de bu şekilde kullanacağım... Ankara'da bütün büyük marketlerde aramama rağmen Ömür'ün o bahsettiğin tavuklarını bulamadım ama yok artık okudum bir kez öyle de güzel anlatmışsın ki toprak kapta pişirdim diye yapmalıyım bu tavuk tarifini :)) Sevgilerimi gönderiyorum canım :)

Oya Kayacan dedi ki...

Sevgili Pınar, bu çok hoş bir yazı. Koşturmalar, pazar keyifleri, sarmısak sevenler,enginarlar ve de Samantha, ille de Samantha. Ben de son günlerde neden buraya dadandım diyordum. Samantha'yı daha çok görelim tabii... Müthiş bir kız.

Unknown dedi ki...

Safran'cım, Bozulmayacağını bilsem sana kargo ile gönderirim buradan. Carrefour veya Championsa gibi marketler varsa Ankara'da oralarda bulabilirsin Ömür'ün tavuklarını.
Ben yeni bir tencere aldım Esse'den. Altı alüminyum üzeri teflon kaplama, kapağı ise terracota. Kapağını 1 saat önceden su içinde bekletip fırına öyle koyuyorsun. Sonuç harika oluyor. Berndes.com'dan bir bak istersen. Esse, Ankara Armada'da varmış.
Sevgiler...

Oya'cığım,
Semoş bir lokum. Geçen hafta çok tüy döktüğü için traş ettirdik. Küçücük kaldı. Şimdi kendisini yavru kedi sanmaya başladı. Hiç kucağıma gelmezken, şimdi kucağımdan inmiyor. Ben de tadını çıkarıyorum tabii. Biraz daha tüyleri uzasın, resimlerini bol bol çekip koyacağım Küçük Evin Mutfağı'na... Çok öpüyorum...

Pınar

Hanife dedi ki...

Pinar,
Icimin yaglarini erittin sen, bayildim bu fotoya, once Samanthayi yazacagim..
Kel mel anlamayiz, her hafta bir resim isteriz en az:) Oyacigim, Zeynebim sagolsunlar benim kedi hasretime nasil reva oluyorlar, bayan sam siz olmaz asla.. Cok sirin, cok..

Yazini cok begencim, ne guzel yerler acilmis Istanbul'da. Keske fiyatlar biraz daha makul olsa da herkes faydalanabilse. Ama burada da dogal urunler oldukca pahali. Tavuk tarifini deneyecegim gelecek sefere, corba malzemelere gore enfes birseydir eminim.. Ellerine saglik, yiyenlere afiyet olsun..

Unknown dedi ki...

Sevgili Hanife,
Kızımın resmini özellikle senin için koymuştum ama diğer kedi severlerden de istek gelince ara sıra Semoş'u Küçük Evin Mutfağı'na koymayı düşünüyorum. Sıpa o kadar yaramaz ki son 2 gündür bir düzgün resmini çektirmedi...