26 Eylül 2012 Çarşamba

"İç Pilav" Bu klasik tarif bana anneannemin sofralarını hatırlatıyor...

Şimdiye kadar hiç denemediğim aslında hepimizin bildiği bir tarifi denedim ilk defa. Evde tüm malzemeler vardı. Sadece tavuk ciğeri eksikti. Eşim sağolsun sabahın köründe işe gitmeden önce ne yaptı etti, buldu, aldı getirdi onu da. Tarifi Kasım 2005 Lezzet dergisinden aldım. Gerçekten çok güzel oldu. Ancak bir dahaki sefere yaptığımda çam fıstıklarını soğanı ve ciğerleri kavururken ilave etmeyi düşünüyorum. Onun dışında lezzet ve kıvam yerinde.

İç Pilav

Malzemeler

3 su bardağı baldo pirinç
200 gr kuzu ciğeri
3 çorba kaşığı kuşüzümü
3 çorba kaşığı dolmalık fıstık
4.5 su bardağı et suyu
1 çay kaşığı yenibahar
45 gr tereyağı
2 soğan
3 dal maydanoz
1 çay kaşığı karabiber
Tuz

Yapılışı

Pirinci tuzlu sıcak suda 30 dakika bekletin. Ciğeri tavla zarı şeklinde doğrayın. Soğanları soyup kıyın. Maydanozu temizleyip kıyın. Kuşüzümünün saplarını temizleyip yıkayın.
Tereyağını tencerede eritip  soğanı ve ciğeri kavurun.
Pirinci nişastası gidene kadar bol suyla yıkayıp süzün. Pembeleşen soğana ekleyip tuzla tatlandırın. Yüksek ateşte devamlı karıştırarak 10 dakika pişirin. Kuşüzümü, fıstık, et suyu, yenibahar ve karabiberi ekleyip su kaynayıncaya kadar pişirin. Kapağını kapatıp ocağı kısın ve pirinç suyunu çekene kadar pişirin. Ocaktan alıp üzerini kağıt havlu ile örtün ve 10 dakika dinlendirin. Maydanoz serpip servis yapın. Afiyet olsun, Pınar

23 Eylül 2012 Pazar

Dut Ağacımın Kuşları


Neden bilmem yazdığım yazıları blog sayfama girip tekrar tekrar okurum. Her okuduğumda bir başkasının gözünden değerlendirmeye çalışıyorum yazılarımı. Aşağıdaki yazıyı da bilmem kaçıncı kez okurken ve resme bakarken birşey hatırladım. Köyevi'nin mutfağının o küçük penceresinin tam karşısında bir dut ağacı var. Temmuz Ağustos aylarında dutlar olgunlaşmaya ve dökülmeye başlıyorlar. İşte o zaman şenlik başlıyor. Bizim oralarda yaşayan her çeşit kuş dut yemeğe buraya geliyor. Beni görmedikleri için rahat rahat dutları kursaklarına dolduruyorlar. Ben de hem mutfakta iş yapıyor, hem de onları seyrediyorum. Gördüğüm kuşları köylülere sorup tanımaya çalıştım. İşte benim penceremin kuşları:
Karatavuk, Sarı Kanarya, Ağaçkakan, Çaltı Kuşu, Puhu Kuşu, Köy Kuşu
Sevgiler, Pınar

21 Eylül 2012 Cuma

Yeniden merhaba...



Herşeyin bir zamanı var herhalde. Ne zamandır Küçük Evin Mutfağı'nı yeniden canlandırmak istiyordum ama bir türlü elim gitmiyordu nedense. Bir sürü bahaneler buluyordum geciktirmek için. Bir yandan da içim cız ediyordu, zira bu sayfalarda ciddi bir emek var. Denemediğim tarifi koymadım. Okumadığım kitabı yazmadım. Blog dizaynı, resimler, yazılar.... Bunlar benim emeklerim, hayatımın küçük kesitleri. Bu kadar boşlamak vicdanen de rahatsız ediyordu.
Ne oldu bilmiyorum ama içimde o kıvılcım yeniden ateşlendi. Küçük Evin Mutfağı ile ilgili harika fikirler var aklımda. "Blog tıkandı, kısır döngüye girdi" diye düşünürken şimdi pek çok yeni fikir beliriyor aklımda.
Hele bir de kışa giriyoruz ya... Hayal gücüm coşuyor. Çikolatalı kekler, yanında sıcak kahveler düşlüyorum. Ev yapımı likörler, turşular, reçellerle yapılan servisler, kurulan sofralar. Daha neler neler...
Hayatımızda Küçük Evin Mutfağı'nda daha önce paylaşmadığım bir gelişme de var aslında. Yıllardır hayalini kurduğum "köyevi"ne sahip olduk sonunda. Çanakkale Ayvacık'ta bir dağ köyünde kendi taş evimizi inşa ettik. Daha doğrusu eski ve virane bir köy evini yeniden canlandırdık. Artık sütümüzü yan komşudan, peynirimizi aşağı komşudan alıyor, yumurtaları folluktan topluyor, sabahın köründe horozun sesiyle uyanıyoruz. O kadar çok paylaşacak şey var ki... hangi birinden başlayacağımı bilemiyorum. Ama öğrendiğim birşey varsa o da şu; "İnsan hep hayallerinin peşinden koşmalı. Hiç vazgeçmemeli, umudunu yitirmemeli. Çünkü hayaller bir gün gerçek oluyor. İşte o zaman hayatın anlamını taaa içinizde hissediyorsunuz. "
Size köyden bir resimle, Köyün Mutfağı'ndan bir resimle merhaba diyorum. Dönmek çok güzel... Pınar

Küçük Evin Mutfağı'na Dönüş... Hem de nefis bir tarifle!


Tarçınlı Elmalı Kek

                   


Öncelikle şunu söylemeliyim.; Bu kitaptan denediğim tüm tarifler harika oluyor. Yani esas beceri bende değil Bayan Berry'de. Bu tarifin başına şöyle bir not koymuş Bayan Berry; "Bu öyle bir kek ki denediğiniz zaman sanki birinci sınıf bir coffee shop'tan alınmış izlenimi veriyor. Özellikle çocuğunuzun okul toplantılarında ya da yardım etkinliklerinde harika olur" demiş. Ben de kesinlikle katılıyor ve tarifi sizinle paylaşıyorum.

Malzemeler

225 gr eritilmiş tereyağı
225 gr kahverengi şeker
3 yumurta
100 gr iri parçalanmış ceviz
100 gr sarı üzüm
225 gr kekun
400 gr rendelenmiş elma (Ben grany smith cinsi elma kullanıyorum, şu yeşil hafif ekşi olanlardan)
1 çay kaşığı tarçın
Üstü için bir avuç kahverengi şeker ve bir avuç ceviz
Süslemek için pudra şekeri

Yapılışı

Fırınınızı 180 derecede ısıtın. 23 cm'lik kek kalıbınızı yağlayın ve tabanına kek kalıbınızın boyutuna göre kestiğiniz yağlı kağıdı koyun.

Tereyağını, şekeri, yumurtaları, ceviz, üzüm ve unu ölçüp bir karıştırma kabına alın ve hepsi iyice karışana kadar 2 dakika çırpın.  (Ben robotta çok hızlı olmayan bir programda karıştırdım. Ancak önce şekeri ve yumurtaları koyup diğer malzemeleri sonradan ilave ettim. Alışkanlık... Tarifte hepsini bir arada koyup karıştırıyor.)

Karışımın yarısını kek kalbınıza yayın. Üzerine rendelediğiniz elmaları ve tarçını ilave edin. Kalan kek karışımını elmaların üstüne yayıp bir avuç kahverengi şekeri ve arzu ettiğiniz miktar cevizi üzerine serpiştirin.

Önceden ısıttığınız fırında 1 saat 15 dakika ya da bir buçuk saatte üzeri parlak altınımsı kahverengi bir renk alana kadar pişirin. Soğuduktn sonra kek kalıbından çıkarın ve pudra şekeri ile süsleyip servis yapın. Afiyet olsun... Pınar